Magnezyum Sülfat

Magnezyum Sülfat;

Magnezyum sülfat epsom tuzu olarak da kullanılarak pek çok yerde faydalı işlere yol açmaktadır. Epsom tuzu yüzlerce yıldır; kabızlık, uykusuzluk ya da fibromiyalaji gibi rahatsızlıkları tedavi edebilmek için kullanılmıştır. Epsom tuzunun, iltihap giderici özelliği de bulunmaktadır.

Magnezyum sülfat nedir ne için kullanılır?
 
 
MAGNEZYUM SÜLFAT bir ampulde 1,5 mg magnezyum sülfat içeren 10 ve 100 ampullük kutularda takdim edilmektedir. Ampuller berrak ve renksiz çözelti içermektedir. Mineral destekleri adlı ilaç grubunda yer alan magnezyum sülfat aşağıdaki durumlarda kullanıılır

Görünümü : Beyaz Şeffaf Toz

Kimyasal Adı : Magnesium Sulphate

Kimyasal Formülü : MgSO4

Ambalaj Şekli : 25 Kg. Çuvallarda

Tanımı ve Kullanım Alanları :

Magnezyum sülfat, halk arasında İngiliz tuzu olarak bilinen magnezyum sülfatın tuz ile aslında hiçbir alakası yoktur. Beyaz şeffaf bir toz halinde olup suya konulduğunda eriyici özelliktedir. Mayhoş ve acı bir tada sahiptir. Yapı olarak mutfaklarda kullanılan tuza oldukça benzemektedir. Toplumun %75'i önerilen miktarlarda magnezyum alımı sağlayamaz. Bu gibi durumlarda magnezyumun kaliteli bir yaşam için dışarıdan takviye olarak alınması gerekir.

Magnezyum sülfat, hazımsızlığa karşı iyi gelir. Ayrıca mikrop kırıcı antibakteriyel etkisi vardır. Cilt bakımı için kullanılabilir. Cildi sıkılaştırıcı ve nemlendirici özelliğinin yanı sıra doğal bir peeling için kullanılabilir. Safra salgısını düzenleyici etkisi vardır. Safra salgısı nedeni ile oluşabilecek karaciğer hastalıklarına karşı alternatif tedavi olarak kullanılabilir. 1 litre suyun içine yarım tatlı kaşığı magnezyum sülfat eklenerek içildiğinde karaciğer rahatsızlıklarına karşı faydalı olur. Kullanılan ölçü arttırıldığında ishale yol açabilir. Müshil etkisinden yararlanmak için eklenen suda tamamen erimesi sağlanmalıdır. Çocuklar için kabızlık sorunlarında kullanılabilir. Tadı çocuklara acı gelebileceğinde meyve suları ile karıştırılarak verilmesi gerekir ve çocuklarda kullanılacaksa kullanılan ölçünün 10 gramı aşmaması gerekir.

Kullanım Alanları

  • Kronik yorgunluk ve kas zayıflığına iyi gelir.
  • Kas krampları için faydalıdır.
  • Metabolik sendrom için önemli bir mineraldir.
  • Dismenoreye iyi gelir.
  • Erken doğum olasılığını engellemek için enjeksiyon yolu ile 5-7 günden fazla kullanılmamalıdır. Aksi halde uzun süre kullanımı anne karnındaki bebekte kalsiyum eksikliğine ve dolayısı ile kemik değişikliklerine neden olabilir.
  • Gebelikte takviye olarak alınabilir.
  • Gebelik kramplarını engeller.
  • Preeklampsi ataklarının önlenmesi için kullanılır.
  • Osteoporozda kullanılabilir.
  • Süt verenler kullanabilir.
  • Menstrüel migrene iyi gelir.
  • Premenstrüel sendroma karşı etkilidir.

  • Ülkemiz Dünyanın en kaliteli doğal manyezit yataklarına sahiptir. Ülkemizde üretilen jel tipi manyezitler gerek ham cevher olarak ve gerekse yarı mamul, (kalsine ve sinter manyezit) olarak uzun yıllar çeşitli ülkelerin geniş talep alanında kalmıştır.

    Manyezit madeni gerek ham olarak gerek kalsine edilerek ve gerekse sinterleştirilerek kullanılabilen bir madendir. Ancak ülkemizde üretilen manyezit madenlerinin büyük bir kısmı 1650-2000 °C de sinterleştirildikten sonra refrakter sanayinin hammaddesi olan sinter manyezit üretiminde kullanılmaktadır. Manyezit minerali bulunmadan önce 1795 yılında J.E.Delanetherie Magnezyum Karbonat, Sülfat, Nitrat ve Klorit gibi tuzlarına “Manyezit” adını vermiştir. A.Brongmart ise aynı terimi magnezyum karbonat ve silikatlar için kullanmış, 1803 yılında “C.F.Ludwing Moravia'da tabii magnezyum ve 1808 yılında “D.L.G. Karsten” magnezyum karbonata “manyezit” adını vermiştir.

    Manyezitin, metalurjik işlemlerde refrakter olarak kullanılışına ait ilk bilgiler 1866-1868 yıllarına aittir. 1890 yılında manyezit, Avrupa’da besemel ve açık fırınlarda astar olarak kullanılmaya başlanmış, 1913 yılında Pensilvanya’da (ABD) dolomitten magnezya (MgO) üretimi yapılmış, 1885 yılında Fransa’da deniz suyundan magnezyum hidroksit çökeltilerek sentetik manyezit elde edilmiştir. M.T.A. Genel Müdürlüğü raporlarına göre, Türkiye’de manyezit aramaları ilk olarak 1808 yılında “Fransa Elektore Coulant” firması tarafından Sakarya’da yapılmıştır. İlk manyezit üretimi ise 1929 yılında başlamış, 1962 yılına kadar artarak devam etmiş, 1962 yılından itibaren süratle artmıştır. Kalsine manyezit üretimi 1940 yılında başlamış, 1964 yılına kadar önemli bir artış göstermemiş, bu tarihten itibaren üretimin arttığı gözlenmiştir. 1960’lı yıllarda Eskişehir merkez ilçe Sepetçi köyü ve Margı (Kozlubel) köyünde Fransız ve Avusturyalılar tarafından Kalsine manyezit üretmek amacıyla bir tesis kurulmuş ancak bu tesisler şimdi çalışmamaktadır.

    Manyezit; formülü MgCO3 olup, teorik olarak bileşiminde % 52.3 CO2, % 47.7 MgO ve çok az miktarda Fe2O3 bulunan, sertliği 3.4-4.5 arasında, özgül ağırlığı 2.9-3.1 olan mineraldir. Rengi beyaz, sarı veya gri ve kahverengi arasında değişir. Tabiatta Kriptokristalin (jel/amorf) ve Kristalen (iri kristalli) olmak üzere iki şekilde teşekkül eder. Sert ve kompleks bir mineral olup, serpantin veya benzeri kayaçların alterasyonu veya dolomitlerin kontakt metamorfizması sonucu teşekkül eder. Sedimanter oluşumlu manyezit yatakları da vardır. Kriptokristalen manyezit, genellikle saf olarak bulunmakla beraber, bir miktar demir, kireç, alümin ve pek az serbest silis karışmış olabilir. Cevherin kalitesi de içerdiği bileşiklerin miktarlarına göre artar yada azalır. Erzincan’da yaklaşık 30 m kalınlığa erişen zonda killi seviyeler manyezite eşlik etmektedir. Kalsit ve dolomit’te olduğu gibi, manyezit ısıtılınca CO2 içeriğini kaybetmektedir (dekompoze olmaktadır). 700 ile 1000°C arasında ısıtılarak kostik kalsine manyezit, 1650-2000°C arasında yapılan ısıl işlemi ile max.% 0.5 CO2 ihtiva eden oldukça yoğun ve sert; sinter manyezit, Elektrik Ark Fırınlarında  2500°C’ nin üstünde ısıl işleme tabi tutularak çakmaktaşına benzer yoğun bir madde olan ergitilmiş magnezyum oksit (fused manyezit) elde edilir. Fused manyezitin özgül ağırlığı 3.65 olup çok yüksek sıcaklıklara dayanabilmektedir.

    Magnezyum, gerek metal olarak ve gerekse bileşik halinde bugünkü teknolojinin önemli bir hammaddesidir. En geniş magnezyum tüketimi, magnezyum bileşikleri şeklinde gerçekleşmektedir (MgO, MgCl2, Mg(OH)2, MgSO4 vb.). Bütün bunların başında toplam dünya tüketiminin % 80’ini kapsayan ve magnezya adı verilen MgO (Sinter Manyezit) bulunmaktadır. Zira MgO yüksek ergime noktası nedeni ile refrakter malzeme endüstrisinin en önemli girdisi durumundadır. İşte bu magnezyanın ve hatta diğer magnezya bileşiklerinin en önemli kaynağı manyezit’tir. Manyezit bir magnezyum karbonat minerali olup tabiatta sık rastlanan bileşiklerden birisidir. Manyezite tabiatta, kullanım alanlarının gereklerine uygun özelliklerde rastlamak oldukça zordur. Çünkü herhangi bir yabancı elementin manyezit içerisinde % 0.1 mertebesinden az veya çok bulunması, manyezitin bugünkü teknoloji ile ekonomik olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini belirleyebilmektedir. Ancak memleketimiz dünyanın en kaliteli manyezitlerini bünyesinde bulundurması yönünden oldukça şanslıdır.   Manyezitte düşük porozite, yüksek  refrakterlik, yüksek mukavemet, hacim istikrarı, kimyasal dayanıklılık aranır. Özgül ağırlık    3,0 gr/cm3 den büyük, Bor oranı ise azami %0,17 olmalıdır.

    Kaliteli amorf manyezitler Türkiye’den başka Yunanistan, Yugoslavya ve Brezilya’da bulunmaktadır. Manyezit cevherinin oluşumu ve oluşum şartları, tüm çalışmalara rağmen (Rosemberg ve Milles, 1966; Johannes, 1966, 1967, 1969; Christ ve Hostetler, 1973; Sayles ve Fyte, 1943) kesin olarak ortaya çıkarılamamıştır. Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda, manyezit oluşumunun, ortamdaki pH ve EH değerlerine,